Geçen yüzyılın savaşı, “Cihan Harbi” bitmedi! Bu savaş, İslâm dünyasından Türkleri tecrit etme savaşı idi. İngilizlerin 1940’larda verdiği isimle “Ortadoğu” denilen İslâm’ın merkez topraklarını bin yıldan fazla Türkler yönetti. Eğer bu dönemi tanımlarken etnikliği/ırkı aşan “Türk” kavramını unutursak, hakikat temelli bir tarih yorumu ortaya koyamayız. Yüzyıl sonra Türkler tekrar İslâm dünyasından tecrid edilirse, emperyalistler açısından Ortadoğu’yu yönetmek hiç zor olmayacak! Türkiye, Cumhuriyet’le terk ettiği “Türk refleksi”ne döndü! Boyun eğmemek, güce ram olmamak, Hakkın davacısı olmak…İslâm dünyasında bu tavrı gösteren/gösterebilen devlet yok. Devlet sadece ülkeyle, parayla, halkla, bayrakla, marşla… olmuyor. Batılılar dünya üzerindeki zorba yönetimleri için tek mukavemet unsurunun Türkiye olduğunu gayet iyi biliyorlar, o yüzden Türkiye’yi İslâm dünyasından yalıtmak için ne gerekirse yapıyorlar. Bugünün dünyasında İslâm âleminin konumu ve Türkiye’nin kendine mahsus ağırlığı artık örtbas edilemeyecek şekilde kendini gösteriyor. Türkiye – Türkler etkisizleştirilmeden İslâm dünyasını kontrol altına almak mümkün değil. Bu şartlar bizi savaş hâli diyebileceğimiz bir vasatta tutuyor. Kendimizin farkında olmak zorunda olduğumuz gibi, bu savaşın da farkında olmak zorundayız. İşte bu kitap bu anlamda bir farkındalık bildirisi gibi görülmeli!